Ana Sayfa
 
     
 
 
  KANUN Özten
   
 

10. Yy' da Türkista'nın Farab kasabasında doğan Farabi adında bir Türk bilgini tarafından bulunduğu rivayet olunur.
Farabi'nin ayrıca Ud sazınıda geliştirdiği söylerinir. Rahmetli Cinuçen Tanrıkorur'un kendi tarifi ile: "Musıkimizin mızraplı sazları içinde çın çın öten sesiyle en dişi si, yani en kalabalık topluluklarda dahi kendini duyuran sazı olan Kanun, sabit akordlu ve hazır sesli olması bakımından, çalınması kolay gibi görünen eşsiz bir renk ve melodi sazıdır. Halk arasında "kedi gezinse bir nağme çıkar" deyiminin yerleşmiş olmasi bu yüzdendir. Ancak saz hiç de göründüğü gibi kolay degildir. Tel takılırken akord kaynatmak, aktarımlarda mandal eksikliği ve telden tele süzmeler (glıs-sando) sazın ciddi problemleri arasındadır. Paralel oktavlarla,veya alttaki üstteki sesi sabit tutarak, başparmak çarpmaları veya tırnak –mandal kaydırmalarıyla, eller notanın birinci satırındayken gözlerle ikinci satırı okumak ve hızlı parçalarda geçkiler için gereken mandalları zamanından önce (ve çatırtısız) ayarlamak, ayrıca armoni düzenindeki birkaç tele mızrap ve parmaklarla ayni anda vurarak (batı müziği özentisiyle dahi olsa) gitar veya arp tekniğiyle melodiler çalmak, pek kedilerin becerebileceği iş değildir.
 

         

Tüm Arap ülkelerinde çok yaygın olan sazın en güzeli Türkiye'de yapılır. Türkiye'deki lutiyeler arap ülkelerine saz yapıp göndermektedirler. 1930'lu yıllardaki Büyük Arap Müziği Şurasın'da kabul edilen eksik mandal sistemi Şu anda Arap müzisyenleri tarafından pek yeterli görülmemektedir. Bunun içindirki Türkiye'den saz sipariş edilmektedir.

YAPISI: 24 veya 27 perdeli bir sazdır. Her bir perdedeki sesi 3 tel tınlatır. Bu yapısıyla piyanonun ses sistemine benzer. Telleri,
özel olarak müzik aletleri için üretilmiş naylon teldendir. İlk evrelerinde noylon tel yerine bağırsaktan yapılan kiriş teller kullanılmıştır.
Göğüs tahtası çoğunlukla çınar ağacından, alt tabanı ıhlamur veya sıkıştırılmış kontrplaktan, burgu tahtası yumuşak bir ağaç olan ıhlamurdan, burgular gül, şimşir veya abanoz gibi sert ağaçlardan yapılır. Üç telden oluşan her perdede diyez, bemol ve koma sesleri ayarlayabilen mandallar vardır.

OTURUŞ VE TUTUŞ: Kanun çalmak için düz bir sandalyeye veya tabureye oturulur. İki ayak altına yaklaşık 15 cm lik bir yükseltici koyulur. Eller doğal olarak kanunun üzerinde tutulur. Kollar ve dirsekler kesinlikle bir yere dayanmaz. Her an her tele ulaşabilecek şekilde pozisyon alınır.
Yüzüğün alt kısmına giren mızraplar (mutlaka kaplumbağadan elde edilen bağa mızrap olmalıdır.) parmağın ikinci boğumuna dayanıp, ucu yaklaşık 0,5 cm dışarıda olmalıdır.

MANDALLAR: Akortlu bir kanunun, bir perdedeki mandalların hepsi inikken Türk müziğindeki 5 komalık bakiye bemolü olur.
Bizim kullandığımız kanun 6 lı mandal sistemine göre yapılmıştır. Dolayısıyla sıfır seviyesinden 6 mandal kaldırılınca o ses natürel olur.
6 seviyesinden sonraki mandallar da kademeli olarak diyezleri oluşturur.
Kanunda en alt ses Türk musikisinde "Re" diye isimlendirdiğimiz,
batı musikisinde ise "La" diye isimlendirilen sestir.
 

AKORT: Her saz için geçerli olduğu gibi kanun için de akort konusu çok önemlidir. Sazın falsosuz olması, yani tellerin kaliteli, burguların düzgün, mandalların çok iyi tesviye edilmiş olması, bağa mızrapların ne çok yumuşak ne de çok sert olmaması başlıca koşuldur.
Kanun akordu önce oktav sesler daha sonra dörtlü ve beşli aralık sesler sistemine göre yapılır. Bu konuya girmeden önce Türk musikimizin ses yelpazesine bir göz atmamız gerekiyor. Bilindiği gibi Türk musikisi ses yelpazesinin en pes sesi, portenin altındaki Do (kaba çargâh) (Batıda Sol) sesidir. Yani sesler bu seviyeye kadar isimlendirilmiştir. Oysa kanunda en alt perde, portenin altındaki Re (Yegâh) (Batıda La) sesinin bir oktav daha altındaki "Re" sesinden başlar. Onun için böyle seslere biz "kaba" kelimesi ekleyerek tablonun gözünüzde canlanmasını sağlayalım.
Önce diyapazon sesi olan (Bizde re, batıda la) Neva sesinden başlayalım. Bunu bir oktav pesi Yegâh ve bir oktav daha pesi olan (kaba) Yegâh, sonra yukarıya çıkıp tiz neva seslerini kaynatalım. ( Akort yapma konusunda "kaynatma" deyimi seslerin birbiriyle uyumunu ifade eder.) Daha sonra portenin üzerindeki sol (Batıda re) Gerdaniye, tiz Gerdaniye, altta Rast ve (kaba) Rast. Bunlar takiben, Çargâh (bizde do, Batıda sol) kaba Çargâh, tiz Çargâh kontrol etmemiz gerekir. Dörtlü ve beşli ses aralıklarıyla akort ise, örneğin Acemaşiran-Kürdi, Dügâh-Neva, Dügâh-Hüseynî gibi aralıklarla ve bunların oktav kademelerindeki kontrolleriyle yapılır.

Halil Karaduman